5 Şubat 2018 Pazartesi

‘Gece Kalk Ve Kuran Oku!’


Rahmetle kuşatılanlar
Cenab-ı Hakk’ın kelâmı olan Kur’an-ı Kerim’i okumak, çok faziletli bir ibadettir. Nitekim Kur’an’da bu hususa vurgu yapılmıştır: “Allah’ın Kitabı’nı okuyanlar, namaz kılanlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz rızıktan (Allah için) gizli ve açık sarf edenler, asla zarara uğramayacak bir ticaret umarlar.” (Fâtır; 29)

Allah Resûlü sallallahu aleyhi vesellem, Kurân okumanın faziletini haber vermiş ve bunu bizzat hayatlarında uygulamışlardır. Mesela, şöyle uyurmuşlardır: “Ümmetimin en faziletli ibadeti Kur’ân okumaktır.” (Münavi)
Bir adam:
– Ya Resulallah, Allah’ın en çok sevdiği amel hangisidir? Diye sordu. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem:
– Konup göçendir, cevabını verdi. Adam:
– Konup göçen kimdir? Diye sorunca:
– Kur’an’ı başından sonuna kadar okuyan, bitirince de tekrar başlayandır, cevabını aldı. (Tirmizî)
“Allah evlerinden bir evde, Allah’ın kitabını okumak ve aralarında müzakere etmek için toplanan kimselerin üzerine sekine iner, onları rahmet kuşatır, melekler etraflarını sarar ve Allah onları kendi katında bulunanlara överek anlatır.” (Ebû Davud, Tirmizî)
“Üç zümre vardır ki, onları Kıyametin dehşeti korkutmaz, onlar için hesap zorluğu yoktur, diğerlerinin hesabı bitinceye kadar onlar misk tepecikleri üzerindedirler. Bunlardan birisi, Allah’ın rızasını kazanmak için Kur’an okuyan kimsedir.” (Taberanî’den Münzirî, et-Terğîb, 1/311)
Kur’an okumanın fazileti ile alakalı diğer bazı hadis-i şeriflerde şöyledir: “Kur’an-ı Kerim’den tek harf okuyana bile bir sevap vardır. Her hasene on misliyle kayda geçer. Elif-Lâm-Mim bir harftir demiyorum. Aksine elif bir harf, lâm bir harf ve mim de bir harftir.” (Tirmizi)

“Kim Kur’an’ı okur ve onunla amel ederse, Kıyamet günü babasına bir taç giydirilir. Bu tacın ışığı, güneş dünyadaki herhangi bir evde bulunduğu takdirde onun vereceği ışıktan daha güzeldir. Öyleyse, Kur’an’la bizzat amel edenin ışığı nasıl olacak, düşünebiliyor musunuz?” (Ebu Dâvud)

Kur’an’ı gece okumak…

Ayet ve hadislerle teşvik edilen ve önemle üzerinde durulan Kuran okuma ibadeti, asırlardır Müslümanlar tarafından önemle yerine getirilmiş ve faziletine binaen bu iş, daha çok da geceleri okunmuştur. Gece Kur’an okuma hususunda Allah-u Zülcelal, “Geceleyin onunla (Kur’an) teheccüd kılmak için kalk.” (İsrâ; 79) buyurmaktadır.

Bu ayeti, müfessir Nahcivanî rahmetullahi aleyhi şöyle açıklar: “Gecenin derinliklerinde, kalbin bütün meşgale ve eğlencelerden uzak kaldığı anlarda kişinin okuduğu Kur’an, nefse ağır ve vücuda yorucu gelse bile, daha etkili olur ve kalbe yerleşir.” (Fevatih, 2/455)
Meşhur müfessir Hazin rahmetullahi aleyhi ise, “Gecenin yarısında kalk (namaz kıl), yahut bundan biraz eksilt. Veya bunu artır ve ağır ağır Kur’an oku.” (Müzzemmil; 3-4) ayetinin tefsirinde şöyle der: “Allah gece namazını emredince, peşinden Kur’an okumayı zikretti. Efendimize, okuyacağı Kur’an’ı yavaş yavaş okumasını emretti ki, kalbi tam bir huzura kavuşsun, ayetlerin manalarını düşünsün, istiğfar ayetlerini okuduğunda istiğfarda bulunsun, vaad (teşvik) ve vaîd (sakındırma) ayetlerini okuduğunda korku ve ümit meydana gelsin, kıssa ve darb-ı meselleri okuduğunda ibretler alsın, böylece kalbi Allah’ın marifetiyle nurlansın.” (Lübâbü’t-Te’vil, 4/165)
Bir hadis-i şerifte, “Kim, gece on ayet okursa gafillerden sayılmaz. Yüz ayet okuyan kânitînden (ibadet ve dua edenler), bin âyet okuyan ise mukantarînden sayılır.” (Ebû Davud) buyurulurken, bir başka hadisi şerifte ise “Kıyamet günü Kur’an, ‘Ya Rabbi! Ben bu şahsı, beni okuduğu için gece uykusuz bıraktım, izin ver ona şefaat edeyim’ diyecektir.” (İbn Hanbel) buyurularak, gece Kur’an okumak teşvik edilmektedir.
Efendimiz her gece okurdu
Hz. Peygamber, gece teheccüd namazında okuduklarının yanı sıra, her gece İsra ve Zümer sûrelerini de okur ve bunu her gün okunan bir hizip olarak sürdürürdü.

Hz. Aişe radıyallahu anha anamız, Efendimiz aleyhissalatu vesselamın Allah tarafından her gece uyandırıldığını ve seher vakti gelmeden mutlaka hizbini bitirdiğini aktarmaktadır.

Evs b. Huzeyfe radıyallahu anhu anlatıyor: “Hz. Rasulullah Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem, Medine’ye gelen bir heyete her gece yatsıdan sonra sohbet ederdi. Fakat bir gece gecikti. Sebebi sorulunca, “Bu gün Kur’an’dan okuma itiyadında olduğum hizbimi okumamıştım. Onu bitirmeden gelmek istemedim” buyurdular. Ravi Evs b. Huzeyfe diyor ki, sabah olunca ashaba, “Siz Kur’an’ı kaç hizbe bölersiniz?” diye sordum; onlar, “Üç, beş, yedi, dokuz, on bir, on üç ve hizbu’l-mufassal olarak bölüyoruz” dediler. (Ebû Davud).

Gece okumayı asla terk etmediler
Hz. Peygamber, teheccüd namazında bazen sayfalarca Kur’an okurdu. Hz. Huzeyfe, Efendimizle namaz kıldığını ve O’nun bir rekâtta Bakara Sûresi’nden başlayarak Nisa Sûresi’nin sonuna kadar okuduğunu belirtmektedir. İbn Abbas ise Hz. Peygamber’in gece ibadetini öğrenmek için onlara misafir kaldığında, her rekâtta yaklaşık Müzzemmil Sûresi kadar (20 âyet) bir miktar okuduğunu söylemektedir.
Bu arada, Efendimiz aleyhissalatu vesselam ve bazı büyüklerimizin, bir ayetin tefekkürüne daldıklarından veya o anda, o ayetten çok etkilendiklerinden, bazen sabaha dek belli bir ayeti durmadan tekrar ettikleri de rivayetler arasındadır.

Meselâ: Efendimiz aleyhissalatu vesselam, “Eğer onlara azap edersen, onlar Senin kullarındır (dilediğini yaparsın), eğer onları bağışlarsan, şüphesiz Sen daima üstünsün, hikmet sahibisin.” (Maide; 118) ayetini;

Enes b. Malik radıyallahu anhu, “Sonra o gün (size verilen) nimetten sorulacaksınız.” (Tekasür; 7-8) âyetini;

Malik b. Dinar ve Temimuu’d- Darî, “Yoksa kötülükleri işleyen kimseler, kendilerini inanıp iyi işleyenler gibi yapacağımızı mı sandılar? Yaşamaları ve ölümleri onlarla bir olacak öyle mi? Ne kötü hüküm veriyorlar!” (Câsiye; 21) ile “(Orada onların) yüzlerini ateş yalar. Öyle ki, (ateş dudaklarını, yüz adalelerini yaktığından) dişleri açıkta kalır.” (Müminûn, 104) ayetlerini;

Hasan-ı Basrî rahmetullahi aleyhi, “Eğer Allah’ın nimetlerini saymak isterseniz sayamazsınız. (Buna rağmen) yine de insan çok haksızlık edendir, çok nankördür.” (İbrahim; 34) âyetini;

İmam-ı A’zam ise, “(Asıl azap ile), o (söz verilen) saatle karşılaşacaklardır. O saat cidden çok feci ve acıdır.” (Kamer; 46) ayetlerini, bazen namazın içinde, bazen dışında ve çoğu zaman gözyaşı eşliğinde, sabaha kadar tekrar ederlerdi…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

En Çok Okunan Yazılar