23 Kasım 2018 Cuma

Kasrik’ten Geçenler -6-

HALİL ERDEMİR 
        “Yiğitlik zülfikara sahip olmak sanırken Ali eliyle tanışmak…” Adım Halil, soyadım Erdemir. Tevellüt 1939.Bizim memleket Adıyaman’dır.Adım Halil dedim ama Halilo Dayı olarak bilir çoğusu bizi.İlk Gençliğimizde kavgadan dövüşten sebep adımız eşkıyaya çıktı,eşrafta öyle bilinir olduk.Ben Gavsı tanımadan önce on bir ay namaz yoktu.Tek Ramazan’da kılardık. Müslümandık ama diğer on bir ay yoktu yani.Kendimi bildim bileli de işim gücüm kavgaydı benim.Boy pos da yerindeydi.Bileğimi büken yoktu. En çok da haksızlığa gelemezdim.Bu sebepten çok kavga çıkardı. Sonra baktım ki kavgayı iş edinmişim ben. Belimde silah,altımda at.Bir yerde çok duramazdım.Bir sene bir ağayı, köy sahibini dövdüm.Oradan yüklendim, başka köye gittim. Gittiğim köyün sahibini de tokatladım. Gittim başka köye.O köyün de muhtarını dövdüm, oradan da gittim.Bir sene de dört köy değiştirdim.Millet hep birbirine haksızlık ediyordu, ben kabul etmiyordum.Niye, sor niye? Bilmiyorum. Serde yiğitlik var diyorduk.Aslında benim o zaman da bir şeyhim vardı. Ben gidiyordum bazan yanına.Bana döşek hazırlıyordu. Oğlak veya kuzu kesiyordu. İkramı boldu.Sonra ben geri işime bakıyordum.Bir gün Gavs’i Sani Hazretlerine anlattım.Benim bir çocukluk arkadaşım geldi dedi, “Halilo sen ne yapıyorsun?”Dedim, “Ne var, ne yapıyorum?” “ E oğlum işin gücün kavga kavga, nereye kadar? Seni gören yolunu değiştiriyor? Namaz yok, niyaz yok, nasıl bir adam oldun sen?”Dedim ona, “Sana ne ulan! Benim Şeyhim bana bir şey demiyor. Sana mı kaldı?” deyince.Gavsı Sani (kuddise sırruhu) hszretleri “Valla o şeyh senden korkusundan bir şey demiyor.” buyurdu.Bizim çocukluk arkadaşı benim peşimi bırakmadı.Ailesini de tanırım, ondan sebep dövmedim.Bir gün dedim, “Oğlum ne var? Bela mı istiyorsun?” Korksun diye öyle söyledim. Dedim “Halil tövbe et.” Dedim,”İyi ederim. Hadi git.” Dedi, “Yok. İlla bir Mürşid’in elinden et. Nasuh tövbesi olsun.” Dedim “Benim şeyhe hocaya itimadım kalmadı.De hadi git.”Daha uzattı. “Bir Gavs çıkmış.Şeyh-i kebir.Büyük evliya. Kapısına her gelene çorba veriyormuş.Onun elinde tövbe et.” Niyetim başımdan savmak.Savayım gitsin.Dedim, “Nerededir?” “Bitlis’te.” “Çok uzaktır.Mümkün değil gitmem.” “Oğlum tamam gitme.Burada da vekili var.Vekilin elini tutunca Gavs’ın elini tutmuş gibi oluyorsun.”Çocuğu ikna edemedim.Ya öldür ya tövbe et diye tutturdu.Kendisi tövbe etmiş, o sebepmiş bu kadar ısrarı.Beni azgın gördüğü için tövbemden pay alacak aklınca.E hakikatte öyle de oldu ama bayağı kızdım ona o zaman için.

 sayfa 34,35,36

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

En Çok Okunan Yazılar