Kibirden olan işlere birkaç örnek verelim:
1- Sual soramamak kibirden kaynaklanır. Kibirli, sual sormayı, bilmemenin alameti kabul eder. Sual sorarsam, bilmediğim meydana çıkar der.
2- Hep kendisine sual sorulmasını, başkasına sorulmamasını istemek, bildiği bilmediği her suale cevap vermeye kalkmak, bilmiyorum diyememek.
3- Yol sormaktan çekinmek. Yol ve sual soramamak, ayıplanma, kınanma korkusundan ileri gelir.
4- Âmirinden izin istemeye çekinmek.
5- Misafir olduğu evde, imamlığa layık birçok kimse varken, ev sahibi izin vermeden imamlığa geçmek, herkesten çok kendini imamlığa layık görmek.
6- Bir toplantıda, hep kendi konuşmayı istemek, başkalarının söze katılmasından rahatsız olmak, onların kuzu gibi dinlemelerini istemek.
7- Arkadaşlarına, bir şeyler bildiğini göstermek için, onlara her fırsatta bir şeyler anlatmaya çalışmak, yanlış sandığı şeyleri hemen düzeltmeye, ikaza kalkışmak.
8- Camide, boşluğu doldur diye, ona buna emir vermek ve emir verilenin de, bundan alınması.
9- Yaşına bakılmadan, herkesin birbirine abi denmesi âdet olan yerlerde abi diyememek, sadece ismiyle veya “Ali bey, Veli bey” diye hitap etmek.
10- Övülmekten hoşlanmak, tenkide dayanamamak. Hatasını söyleyene teşekkür edememek.
11- Hakkı kabul etmemek. Bir şey şöyledir denilince tevil etmeye çalışmak, elli dereden su getirip kabul etmeye yanaşmamak. Hâlbuki hakkı söyleyen çocuk da, cahil de olsa, severek kabul etmeli.
12- Vesvese etmek de kibirden olabilir. Kendini ihtiyatlı zanneder, herkesin yanlış yaptığını düşünür. Nasihat kabul etmez, vesvesesine devam eder.
13- Baş olmayı istemek, emir vermekten hoşlanmak. Bazı yönlerini üstün görmek.
14- İnsanlar yanına gitmekten veya bir şey sormaktan çekiniyorlarsa, bu da kibir alametidir.
15- Tevazu gösterisinde bulunmak. “Buyursunlar efendim” diyerek aşırı tevazu göstermek. Bendeniz diye konuşmak. Bazı yazarlar bendeniz diyerek insanlara yol gösteriyor, nasihat ediyor. Bende, köle demektir. Köle nasıl nasihat eder ki, nasıl yol gösterir ki? Ona, şunu şöyle yap dense, kabul etmez. Hani bende yani köle idi? Köle hiç itiraz eder mi? Bu, kibrini örtmeye çalışmaktan başka şey değildir.
16- Kendisi, tevazu olsun diye, bu fakir, bu âciz, bu günahkâr dediği halde, azıcık tenkit edilince, âcizliği, fakirliği kalmayıp öfkelenmek.
17- Herkese sıkıntı vermek, üzmek. Birini diğerine şikâyet etmek. Başkalarının kusurlarını söyleyerek, kendisinin böyle olmadığını bildirmek.
18- Tevbeyi geciktirmek, namaz kılmamak, Allahü teâlâya karşı kibirli olmaktır.
19- Tartışma sonunda, hakkını helal et dense, helal etmemek; bu, hâlâ haklı olduğunu savunmak olur.
20- Bir toplumda, hep kendi konuşup başkalarının konuşmamasını istemek.
Netice: Haddini bilmek tevazu, haddini bilmemek kibir alametidir.
Herkes kendinin kibirli olup olmadığını anlayabilir. Mesela şunlar varsa kibirlidir:
1- İstişare etmiyorsa, danışmıyorsa, soramıyorsa, peki diyemiyorsa, hatasını kabul edemiyorsa, özür dileyemiyorsa, kimseden dua isteyemiyorsa, vara yoğa öfkeleniyorsa, başkalarını beğenmiyorsa, birine yol sorarken bile çekiniyorsa,
2- Üzerinde hakkı bulunanları, fakirleri, garipleri ziyaret etmiyorsa,
3- Hep kendini haklı kabul ediyorsa, kendi görüşünün doğru olduğunu anlatmaya çalışıyorsa, haklı olduğunu ispat için deliller buluyorsa, (Şu kitaplarda şöyle diyor, falanca büyük zat böyle buyurdu) diyerek kendisinin haklı olduğunda ısrar ediyorsa,
4- (Benim dediğim doğru) veya (Benim dediğim olacak) diyerek tartışmaya giriyorsa,
5- Kibrini örtmek için mütevazı ve edepli gözükmeye çalışıyorsa, (bendeniz), (bu günahkâr), (Biz bu işlerden anlamayız) gibi şeyler söylüyorsa,
6- Emr-i maruf yapılınca, kabul etmeyen, (Allah’tan kork şunu yap, şunu yapma!) denince, eğer kabul etmezse, o kişi nefsine mağlup olmuş, kibre düşmüş demektir.
7- Herkese sıkıntı veriyor, herkesi şikâyet ediyorsa, [Mütevazı olan ne şikâyet eder, ne şikâyet edilir. Mütevazı ölü demektir. Ölü, kimseyi şikâyet etmez; ölüyü de şikâyet eden olmaz.]
8- Herkeste kusur, kabahat arıyorsa, onları bilgisiz, cahil, kendini onlardan üstün görüyorsa,
9- Fırsat buldukça rütbesinden, faziletinden bahsediyorsa. [Mesela, (Ben yüzbaşı iken erlerin namaz kılmasına izin verirdim), (Kaymakamken fakirlere yardım ederdim), (Doktorluğumda, çok garibana ücretsiz baktım, ilaçlarını verdim) diye övünüyorsa vaziyeti iyi değildir.]
10- Bir kimse, biraz bilgiliyse, ibadet de yapıyorsa, böyle olmayan insanı, adam yerine koymaz, helâk olmuş zavallı biri gibi görür. Kendisi için sevdiğini başkası için sevemez. Hakkı ve hakikati başkalarından duysa kabul etmez. Onların nasihatine, tavsiyesine uymayı nefsine yediremez.
KALBİNDE, RİYA, KİBİR,
HASET, CİMRİLİK GİBİ MANEVİ HASTALIK OLANLAR MUTLAKA BİR MÜRŞİDİ KAMİLE GİTMESİ LAZIM.
CİNLERİN BABASI,ŞEYTANDAN BAŞKADIR.
Fakat şeytan cin kavmindendir.
Ateşle havadan yaratıldıkları için, bütün halleri kibir ve azgınlıktır.
Onun için kendileriyle düşüp kalkanlara kibir aşılarlar.
Çöllerde ve rüzgârsız havada hasıl olan ve tozu dumana katan
kasırgamsı hadiseler bunların birbiri ile dalaşmalarındandır.
Haşır gününde bunlardan azaba müstahak olanlar,
ateşten müteessir olmadıkları için, Soğuk Cehenneme atılırlar.
MANEVİ HASTALIKLAR:
KİBİR: KENDİNİ BEĞENMEK
HASED: ÇEKEMEMEZLİK KISKANÇLIK.
RİYA: GÖSTERİŞ
CİMRİLİK: VARYEMEZ , PİNTİ
GURUR: HATADA ISRAR ETMEK
ÖFKE : KIZMAK
KİN: GİZLİ DÜŞMANLIK, GARAZ.
DÜNYA SEVGİSİ: DÜNYAYI AHİRETTEN DAHA ÇOK SEVMEK.
BU MANEVİ HASTALIKLARDAN KİŞİ TEK BAŞINA KURTULAMAZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder