23 Kasım 2018 Cuma

Kasrik’ten Geçenler -4-

   

             Ertesi gün oldu, sekiz sekiz buçuğa doğru emir geldi: “Teveccüh var,ilk defa gelenler gelsin.” Teveccühü öğrettiler. İlk talimat oturma şekliydi, önce oturmayı öğrendik. Ondan sonra, “Girdiğin zaman gözünü yumacaksın, yirmi beş estağfirullah çekeceksin ve sonuna kadar gözlerini hiç açmayacaksın. “Neyse, girdik teveccühe. Biri Kur’an okuyor, bir süre okudu sonra sustu- kapı açıldı-Gavs hazretleri girdi içeriye, belli oluyor... Tahmin ediyorum mübarek iki rekat namaz kıldı. Ondan sonra sesli okumaya başladı. Gavs hazretleri sesli okumaya başlayınca kıyamet koptu, efendi kıyamet koptu! Bir cezbe, bir nara başladı ki sorma, sanırsın cami yıkılacak. O nasıl bağırmak ya, böyle insan sesi mi olur? Milletin bu halinden irkildim ben tabii ve, “Eyvah Ali nereye düştün, hapı yuttun” dedim kendi kendime. Benim bu hadiseden sonra tepem attı haliyle. Bilmiyorum ya cezbe nedir,bu insanlar niye çığlık çığlığa bağırıyor. Kızdım, kendime göre sebeplerim var kardeşim! Tabii bu arada mübarek namaza geliyor, gidiyor; ama konuşma imkanı yok. Ordan tuttum bir sufiyi. Dedim ki: “Beni şeyhe götürün, ben bir daha buraya gelmeyeceğim. Benim görüşmem lazım mutlaka.” “Tamam “ dedi, aldı götürdü beni Gavs hazretlerine. Mübarek, köyün dışına çıkmış, bir tümseğin üzerine oturmuş. İşte gelen giden birkaç kişi var, elini öpüp ziyaret ediyor, dua istiyor. Yaklaşınca, yanımdaki arkadaşa Kürtçe bilmediğimi söyledim, “Ben ne söylersem tercüman olarak sen aynısı söyle.” “Olur” dedi. Vardık yanına. Ben başladım anlatmaya; zaten doluyum, bir daha gelmemeye karar vermişim ya, neyim var neyim yok hepsini başladım sayıp dökmeye; Şöyle namaz kılıyorum, şöyle oruç tutuyorum vesaire... Ben ne söylersem Gavs hazretleri “Beli” diyor, Türkçe “Tamam” demek yani... En sonunda iş gelip çattı zikrimi söylemeye! “Benim bir şeridim var, zikir şeridim.” Şundan şu kadar yapıyorum, şundan şu kadar diyerek saydım yaptığım zikirleri. Gavs Hazretleri dinledi beni,Sözlerimi bitirdikten sonra şöyle havaya baktı, bir dakika kadar baktı. “Sen çok çalışıyorsun; ama az kazanıyorsun.Biz sana az edeceğiz, ama çok kazanacaksın!” dedi. Gavs hazretleri bu cümleyi üç defa tekrar etti,falanca sana anlatsın, dersini versin diyerek beni gönderdi.Oradan ayrıldık, gittik. Zikir talimatı aldım. Böyle başladı hikayemiz. Yani bir daha gelmeyeceğim diye gittim ama yalnız dilimmiş bunu söyleyen. Gönlümün Gavs hazretlerinin karşısında nasıl yandığını bana sor sen! Yıllar geçtikçe daha çok idrakine vasıl oluyor insan, biz, bir aşk ve muhabbet hayatı yaşamışız Gavs hazretleri zamanında... Yüce Allah’a yaklaşmak istemek benim için bir sancıydı. İstiyordum ama güç yetiremiyordum.Haşa teşbihte hata olmaz, Gavs hazretleri manen sırtına alıp taşıdı beni Allah yoluna. “Bana Gavs hazretlerini anlat” diyen gençlere, “Gavs hazretlerini görmeyen bilemez” diyorum... Efendim şimdi görmeyen nasılsın bilsin? Peygamber aleyhissalatü vesselam buyuruyor ki, “Alimler, peygamberlerin varisleridir.” Ben asker adamım, milyonlarca adam gördüm ama Gavs hazretleri gibi birini görmedim... Uzaktan göründüğün zaman korkuyorsun, yanına oturduğun zaman kalkmak istemiyorsun, bu nedir ya? Nasıl bir şeydir? Manevi bir şey var işte. Abi şimdi ne yapacaksın? Gözler kocaman, böyle iri iri, ela gözleriyle nazar ediyor... Nazarıyla, sohbetiyle, zikriyle Gavs hazretleri sufileri bambaşka yetiştirdi.İnanın o sultanın sufilerini gördüğünüzde evliya görmüş gibi olurdunuz.Yüzlerinden öyle nur akardı. Gelin bir de onların mürşidini düşünün işte...Resulullah’ın hadisi şerifi var bu hususta, diyor ki: “Müminin bakışından şakının.Onlar baktığı zaman Allah’ın nurluyla bakarlar” Şimdi kim o mümin? Hangi müminin bakışından söz ediyor Peygamber efendimiz? Sadık müminlerden bahsediyor günahtan sakınan, ömrünü Allah yoluna veren müminden. Evliyaullahı kastediyor yani.

 sayfa 26,27,28

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

En Çok Okunan Yazılar