23 Kasım 2018 Cuma

Kasrik’ten Geçenler -1-


   İsmim Ali Ayvalı,Çorum’un Laçin kazasında doğdum.Genç yaşta anam vefat etti.Birçoklarına hizmetkarlık yaptım.Çocukluktan beri Allah’a inanır,ibadetlerimi eda etmeye çalışırdım.Dualarımın kabul olduğunu görüyordum,dua ediyordum ve gerçekleşiyordu.Nedenini bilmiyordum ama...Mürşid bilmiyordum, meşayih bilmiyordum, hiçbir şeyden haberim yoktu; fakat tasavvuf kitapları okuyordum, o kitaplarda okuduğum mübareklerin hayatında itiraz ettiğim hiçbir nokta olmuyordu aklımın almadıklarını bunda bir hikmet vardır diye karşılıyordum gel gör ki bu zamanda böyle zatlar olabileceğini aklımın ucundan dahi geçirmiyordum.Bir zaman sonra kitap okumak bana yetmemeye başladı.Kendi kendime yüce Allah’ı zikretmeye başladım ben. Okulda kimya kitabının ön yüzünde bir yazı vardı.Biri yazmış: Arayınız bulacaksınız... Ne arayın ne bulacaksınız? Kim yazmış bu yazıyı? Hiçbir fikrim yok. Herhalde herkes kendi aradığını bulacak.Ben de yüce Allah’ı aramaya başladım, devamlı Cenab-ı Hakk’ı arıyordum.Ne buldumsa onu zikir edindim kendime.Hocalardan duyduğumu, tasavvuf kitaplarında, hadis kitaplarında okuduklarımı... Bu zikirleri bir şerit halinde not ettim ve her gün yüzer tane yapmaya başladım. Yeni bir zikir bulunca onu da ekliyordum, her bulduğumu ekliyordum...Bir gün bir rüya gördüm. Çıplak kafalı bir adam üzerinde kahverengi bir elbise vardı, spor ceketliydi, iyi hatırlıyorum. Bana “İki bin tespih çek. İki bin...”dedi. Bir uyandım kalbim motor gibi çalışıyor! Takır takır gürültü çıkarıyor. Biraz dinledim, ne olduğunu bilmiyordum tabii... İki bin tesbih çek dedi demesine de iki bin ne çekeyim? Bunu Söylemedi. Ben de kendi kendime bütün zikirlerden iki bin çekmeye karar verdim.Artık öyle bir hal almıştımki yolda giderken, arabada otururken...Her yerde sessiz sedasız zikrediyordum.Ancak eve gelip abdest aldıktan sonra kıbleye karşı oturup zikir çekmeye başladığımda diğer yerlerde yaptıklarımdan daha farklı bir hal yaşadığımın farkına vardım. İki bin, üç bin, beş bine yaklaşınca bütün vücudum zikre geçiyordu, ta hücrelere varana kadar... Öyle bir tat, böyle bir lezzet yok bu hayatta. Yalnız evde kıbleye karşı oturup zikrediyorsam yaşıyordum bunu, diğer yerlerde değil...Ben bu şekilde zikre devam ederken namazda da aynı lezzeti almaya başladım.Tekbir getirdiğim zaman yine vücudum, kıllara, hücrelere varıncaya kadar hepsi zikre geçiyordu... Her şey şehvet ve bir siluet; o lezzetin yanında esamesi okunmaz bu dünyanın...                                                                                                                                                                               
sayfa 20 ve 21 Ali Ayvalı “bir arayışın öyküsü”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

En Çok Okunan Yazılar