20 Nisan 2019 Cumartesi

Kabağında Bir Sahibi Var...



Vaktiyle bir dervis, nefisle mücadele makamının sonuna gelmiş. Bundan sonra her türlü süsten, gösterişten arınacak, varlıktan vazgeçecektir.

Fakat is yamalı bir hırka giymekten ibaret değildir. Her türlü görünür süslerden arınması da gereklidir.. .

Saç, sakal, bıyık, kas, ne varsa hepsinden. Derviş, usule uygun hareket eder, soluğu berberde alır.

– Vur usturayı berber efendi, der.

Berber dervişin saçlarını kazımaya baslar. Derviş aynada kendini takip etmektedir. Basının sağ kısmi tamamen kazınmıştır.

Berber tam diğer tarafa usturayı vuracakken, yağız mı yağız, bıçkın mı bıçkın bir kabadayı girer içeri. Doğruca dervişin yanına gider, başının kazınmış kısmına okkalı bir tokat atarak:

– Kalk bakalım kabak, kalk da tıraşımızı olalım, diye kükrer.

Dervişlik bu… Sövene dilsiz, vurana elsiz gerek. Kaideyi bozmaz derviş. Ses çıkarmaz, usulca kalkar yerinden. Berber mahcup, fakat korkmuştur. Ses çıkaramaz. Kabadayı koltuğa oturur, berber tıraşa baslar. Fakat küstah kabadayı tıraş esnasında da sürekli aşağılar dervişi, alay eder:

“Kabak aşağı, kabak yukarı.”

AĞIR OLMADI MI?

Nihayet tıraş biter, kabadayı dükkândan çıkar. Henüz birkaç metre gitmiştir ki, gemden boşanmış bir at arabası yokuştan aşağı hızla üzerine gelir. Kabadayı sakinlikle yol ortasında kalakalır. Derken, iki atin ortasına denge için yerleştirilmiş uzun sivri demir karnına saplanır.

Kabadayı oracığa yığılır, kalır. Ölmüştür. Görenler çığlığı basar. basar. Berber ise şaşkın, bir manzaraya, bir dervişe bakar, gayri ihtiyarî sorar:

– Biraz ağır olmadı mı derviş efendi?

Derviş mahzun, düşünceli cevap verir:

– Vallahi gücenmedim ona. Hakkimi da helal etmiştim. Gel gör ki kabağında bir sahibi var o gücenmiş olmalı!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

En Çok Okunan Yazılar